• Nisan 18, 2024

ŞAİRİN GÖZLERİ ÇALIŞMA ODASIDIR

BySemih Hasançebi

Eyl 30, 2020

Mustafa Köz

Yedi Sır

Nesne, gördüğümüz yerde değil dokunduğumuz yerdedir.

Nesneyi tamamlayan boşluktur.

Boşluksuz nesne görünmez. Işık, renk, gölge, koku, biçim ve nesnenin ruhu boşlukta uçup duran tamlayıcılardır.

Gerçekse şairin nesneye verdiği biçim ve anlamdır.

Şiir, nesnenin bu görünmez ama dokunulur yüzüdür.

Novalis, “Şair, dokunmak gibi şeylere ve sözlere gereksinim duyar ve bütün şiirsellik, düşünsel çağrışımdadır. Kendi başına, bilerek, ülküsel, rastlantısal üretim.” diyor.

Ona göre nesne iki türlü biçimlenir: Dış gerçeklikte ve düş gerçeklikte. Aslolan hangisidir? Şairin düşsel yaratıcılığı olmasaydı nesneler ne işe yarayacaktı?

Wilde göre ise “Ressamlar Thimes Nehri’ni sisli gösterdiği günden beri Thimes üzerinde sis vardır.” Nehir nehirdir ama ressam ona yeni bir biçim vermezse nehir yalnızca nehirdir.

Onu farklı kılan, doğal estetikten yaratıcı estetiğe eviren, ressamın bakışıdır.

Önem, baktığımız yerde değil, bakıştadır çünkü.

Picasso’nun evine hırsız girer, evde yükte hafif pahada ağır ne varsa silip süpürür. Pencereden atlayacağı sıra, Picasso, yarı ay aydınlığında eline bir kâğıt, bir füzen geçirir ve hırsızın eşkalini(!) çizer. Adamsa yedi sırlara karışır.

Ertesi sabah ressam, karakola gider, eşkali verir. Polis müdürü, çizime bakar ve “Efendim, bir hafta sonra size bilgi verilecektir.” der.

Günü gelince ressam, karakola yeniden gider, hırsızın yakalanıp yakalanmadığını sorar.

Polis müdürü, aynı incelikle “Efendim” der “VERDİĞİNİZ EŞKALE GÖRE ÜÇ AT, İKİ TAVUK BİR DE ÇALAR SAAT TUTUKLANMIŞTIR.”

Hırsız, hâlâ yedi sırların birindedir. Diğer sırlar ise ressamın bakışındadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.