• Nisan 26, 2024

Süleyman Çelebi

BySemih Hasançebi

Ara 25, 2020

(D. ?, Bursa – Ö. 1422). Hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmayan Süleyman Çelebi, Mevlid’i ile tanınmış büyük bir şairdir. I. Murad’ın veziri Ahmet Paşa’nın oğlu olduğu bilinmektedir. Halktan kazandığı itibar çerçevesinde oluşmuş menkıbeleri vardır. İyi bir din öğrenimi gördüğü, Buharalı Emir Sultan’ın müridi olduğu tahmin edilmektedir. Söylentilere göre Yıldırım Beyazıt döneminde (1389-1402) Bursa Ulu Camiî’nin ilk imamlarındandır. Kendisine bu sebeple “Yıldırım Bayezid’in imamı” denildiği söylenir. Lâtifî Tezkiresi’nde belirtildiğine göre, İranlı bir vaizin Ulu Cami kürsüsüne çıkıp peygamberler arasında bir üstünlük farkı olmadığını söylemesi üzerine, Hz. Muhammed’in bütün peygamberlerden üstün olduğunu anlatmaya karar vererek Mevlid’i kaleme aldı. Kitabının (Arapça) giriş kısmına bu yüzden “ Muhammed’i her varlığın sebebi, bütün yaratılmışların en şereflisi yapan… Onu başka peygamberlere üstün kılan Allah’a şükürler olsun” diye başlar. Haklı tepkisini şiire dökerek halkın yüzyıllar süren sevgi ve saygısına nail olan Süleyman Çelebi’nin türbesi, Bursa’da Çekirge Yolu üzerindedir. Uzun yüzyıllar basit bir parmaklıkla çevrili olan mezarını, Bursa Valisi Haşim İşcan, Güzel Sanatlar Akademisinin fikrini alarak İÜ Teknik Üniversitesine çizdirdiği bir proje ile mezarını “Türk mezarı” ve bulunduğu yeri de park durumuna getirdi.

Peygamber sevgisinin eşsiz bir ürünü olan Mevlid’in asıl adı Vesiletü’n-Necat’tır (Kurtuluş Yolu). Fakat bu esere halk arasında “Mevlid” denir. Bunun sebebi, Hz. Muhammed’in doğumunu anlatan bölümün hafızalarda en derin izi bırakan bölüm olmasıdır. Aslında lirizm ile didaktizmi kaynaştıran bu önemli eser, aynı zamanda kibir, riya, gıybet gibi büyük günahları yererek ahlakî öğütler de vermektedir.

Süleyman Çelebi’nin 1409 yılında Bursa’da tamamladığı Mevlid, oldukça temiz bir Türkçe ile mesnevi türünde, aruzun “fâilâtün fâilâtün fâilâtün” ölçüsüyle yazılmış ve yaklaşık sekiz yüz beyitten oluşmaktadır. Eseri meydana getiren altı bölüm; Münacat ( Allah’a yakarış ), Veladet (Peygamber Efendimizin doğuşu), Risalet (vefatı) ve Dua (Allah’tan günahların affı, Hz. Muhammed’den şefaat dileği)’dır. XV.yüzyıla kadar başka şairlerce yüzlerce mevlid yazıldığı halde hiçbiri Süleyman Çelebi’nin eseri kadar ilgi görmedi. Süleyman Çelebi’nin büyük bir içtenlik ve coşkulu dille yazdığı Mevlid, yüzyıllardan beri Müslüman Türklerin en çok okuduğu İslamî edebiyat eseridir. Ayrıca Rumca, Bulgarca, Sırpça, Arapça’ya çevrilmiş ve dünya üzerindeki Müslümanlar arasında her dinî günde, bayramda, ölümde, doğumda okunageldi.

İslam dünyasında Hz. Muhammed’in “Mevlid”i için yapılan ilk büyük, devamlı ve resmî şenlik Selçuk Atabeklerinden Muzafferüddin Gök-Börü tarafından yapılan törenlerdir. Onun yaptırdığı törenlerden sonra başta Türk-İslam devletleri olmak üzere bütün İslam dünyasında “Mevlid”, mukaddes bir gün ve tören önemi kazandı. Başta Hz. Peygamber’in doğum günü (12 Rebiülevvel), diğer kandil geceleri, sünnet, evlenme kutlamaları ve ölenleri anma törenlerinde okunmaya devam edilmektedir. Bazı dini gecelerde “Mevlid”, Türkiye radyo ve televizyonlarında camilerden naklen yayımlanmaktadır. Mevlid’in belli bir makamla okunma geleneği vardır. Bu da onun yaygın şekilde sevilip uygulanmasını sağlamıştır. Eserin, Hz. Muhammed’in doğumunu annesi Âmine Hatun’un dilinden anlatan bölümü genellikle mevlidhan denilen mevlid okuyucuları tarafından okunur.

Süleyman Çelebi’nin Mevlid’den başka herhangi bir şiirine hatta mısraına rastlanmış değildir. Ancak, Orhan Bey’in oğlu Süleyman Paşa’nın sallar ile Çanakkale Boğazı’ndan Rumeli’ye geçişini anlatan;

“Velayet gösterip halka, suya seccade salmışsın

Yakasın Rumeli’nin dest-i takva ile almışsın”

beytinin, Süleyman Çelebi’ye ait olduğu çeşitli kaynaklarda söylenmektedir.

Mevlid’in bilimsel baskıları; Prof. Ahmet Ateş tarafından Süleyman Çelebi: Vesiletü’n-Necat (TDK Yayınlar, 1954); Prof. Kadri Timurtaş tarafından, Mevlid (Millî Eğitim Bakanlığı 1000 Temel Eser, 1970) yapılmıştır.

“Ger Muhammed olmasa idi âyan

Olmayacaktı zemin ü asuman”

diyerek kâinatın hürmetine var kılındığı Peygamber Efendimiz için Türk edebiyatının ilk ve en muhteşem Mevlid’ini yazan Süleyman Çelebi, asırlardır Peygambere muhabbetini arz etmek isteyen mümin gönüllere tercüman olmaktadır. Dünya edebiyatında emsaline az rastlanacak bir aşk ve muhabbetle Kâinatın Sevgilisinin doğumu, mucizeleri, miracı, hicreti, daveti, vefatı vs.nin anlatıldığı mısralar, aynı zamanda kıymetli bir siyer-i nebi hükmündedir. (Necla Pekolcay)

 “Altı yüz yıldır, bütün İslâm dünyasının her dinî günde, doğumda, ölümde, bayramda okuduğu bu lirik eserin, bugün okunan biçimi ile Süleyman Çelebi’nin yazdığı biçimin aynı olduğu söylenemez. Zamanla bazı mısralarda kelimeler, bazen da mısralar değiştirilmiş, Türk halkının duygu ve düşünce kalıbı içinde yeniden oluşturulmuştur.

 ”Mevlid’in bazı parçaları, ne kadar realist bir üslûpla yazılmışsa, bazı parçaları da sürrealist bir üslûpla kaleme alınmış gibidir:

“Hem hava üzre döşendi bir döşek

Adı Sündüz, döşeyen ânı melek.”

beytinde olduğu gibi, doğu sürrealizmini yansıtan birçok parçalar vardır. Süleyman Çelebi’den sonra birçok şairler ve büyük şairler birer mevlid yazdılarsa da hiçbiri Süleyman Çelebi’nin eriştiği noktaya erişemedi. Çünkü Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i “Sehl-i Mümteni” denilen bir sanat örneğidir. Çok kolay yazılmış gibi göründüğü halde, taklidi son derece de güçtür. Bu yüzden taklitleri tutmamış, halk yazılanların hiçbirini benimsememiştir. Oysa yazılan Mevlidlerin arasında, çok sanatkârane olanları vardır.” 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.